Uzun uğraşlardan sonra ikinci buluşmanın kitabı nihayet matbaadan geldi (not: bir bahar gününde geldi). ben de bu gelişin şerefine buluşma posterlerini paketleyeyim dedim. soldaki kış 014, sağdaki bahar 015 mahsulüdür. ... ikinci poster ilkinin kurgusuna yerleşiveriyor, sadece tanıdık canavarlar dertlerden tütecek, o kolaydı... yalnız ilk poster, yani soldaki, göründüğünden daha çok uğraştırdı.. yani şu hibrit havasını yakalayana kadar kaç kere manuelden dijitale gidip döndüm bilmiyorum.. hiç göründüğü gibi değil yani, manuel görünen dijital, dijital görünen manuel.. karışık.. büyük, renkli harfler o dönemki birinci sınıf öğrencilerimize ait, başlıkların fontu öyle çıktı.. o zaten epey uğraştırdı.. bir not olarak, ilk posteri a3 enzo'ya bastık, dolayısıyla arka fondu dokuydu ayrıca gerek kalmadığını farkettim, o yüzden ikinci poster burda beyaz ve dokusuz, aslında çıktı alındığında ilki gibi bir havası var... bi de bu poster için el emeği göz nuru yazdığım mimar harflerini ecotopia biketour'daki arkadaşlar çok kullandı (biketour grafikleri için de kullanmıştım o harfleri) onlar onu bir font yaptılar, adıma bir font da var artık: "nizam bold"...
March 22, 2017
January 27, 2017
son a4 tasarımcısı
son 1-2 yılda yaptığım a4 föyleri biraraya paketleyeyim dedim. zira bunlarda aslında derdettiğim ortak bişeyler var.. mesela bir süre fikrini kovaladığı kadar güzel de görünen posterler yapmaya gayret etmiştim, bunlarda ise yeniden esas olarak fikrini kovaladığını hissettirmeye çalışan bir biçimciliğe, ya da biçimsizliğe / sakilliğe geçtim.. ondan sonra bir de bu a4 meselesi var, bu a4'e ne sığar ki? sığmıyor.. hep fazla geliyor.. sonra bunlara ne kadar emek verileceği konusu var, çünkü bunlardan sıkıldım da aslında.. pek artık eskisi kadar ciddiye alamıyorum bunları. böylece tarihte a4 duyuru föylerini bir kavramsal tasarım alanı olarak ciddiye almış olan ilk, tek ve son kişi de siperleri terk ediyor.. çak fotoğrafı, bindir şablonu, yaz üstüne yazısını geç değil mi efendim? yine de geçmişte uzunlamasına acı tatlı boğuşmalar yaşamayı becerdim işte ve bu paket aşama aşama neler olduğunu... 4 adettir. yanyanadır.
bundan önceki bir seri posterle epey boğuşmuştum, o yüzden bu işte 'posterlerle nasıl olur da boğuşmam' yolunda bir arayış da rutin boğuşmaya eklenmişti... yani yine bir yerde zanaat ve boğuşmaya doğru ilerlemeden edemedim.. ansiklopedilerden dersimi çalıştım, kavramları haritaladım, metaforik yapıları eşleştirdim, flickr'larda dolandım, paket paket malzeme indirdim, fontlar yükledim, karaladım karaladım karaladım.. yani zanaatten kaçayım derken daha acayip bir araştırma sürecine girdim, fikirden fikire geçtim.. basit iş bana haram idi.. sonuç da ortada işte.. ne yok ki içinde? tüpgazdan cin alevleri, serüvenler, mesajlar falan... (014-15 kış)
Küçük ya da büyük her iş de bilinmeyene doğru tehlikeli bir serüven olarak yaşanmaz ki! Bir öncekinde denedim, olmadı, sadeleşemedim, kolaylayamadım. Ama bunda başardım, çünkü yaz sonuydu, belki hala yazdı, önümde bir bisiklet turu vardı, bir günüm vardı, yapıp bitirmem lazımdı. Konu da zaten koltuğun girdaplarıydı. Dönemin sonunda da öğrencilerle koltuğun girdaplarını keşfetmiştik gerçekten. Bu oldu. (015 yaz sonu)
Sonuçta yakaladığım yeni ruh ile daha pratik biçimde bu posteri de çözmem gerekiyordu ama tabi basit de olsa bir bişeyi olmalıydı.. Aylan konusu gündemdeydi ve denizi geçerken boğulan insanlarla ilgili muhakkak bir şeyler söylenmeliydi.. Ama bu zordu da çünkü duygu sömürüsüne kaçmadan ya da en azından bir dengede tutarak, estetize de etmeden ama çirkinliği de bir dengede tutarak, çok yüzeyde kalmadan ama yine de bakanın hemen anlayacağı biçimde bu işi çözmek gerekiyordu ve o kadar çok görsel dolaşıyordu ki halihazırda, yeni bir şeyler yapmak da zordu. (015-16 kış)
Subscribe to:
Posts (Atom)