mümkün olduğunca gitmiyoruz, geçiş mekanı olarak kullanıyoruz, geçerken bile ölüp bitiyoruz, onca zaman yaşayabildiğiniz ve sağ çıktığınız için takdir ediyoruz...ama ürünlerinizden ilham alıyoruz, arşivden fotoğraflar çıkarıyor, üretiyoruz, iyi oluyor. her gittiğimizde "demek istanbul buymuş, biz istanbulda yaşadığımızı sanıyormuşuz diyoruz"...herkesin istanbul sekansı-sequence demek istedim, bir yandan algısal sekansı da denebilirdi- başka tabi...mec-köy de lazım bir yerde, oraları da görelim de diyoruz...ferahçana yazın deyince çenemiz düşüyor yazıyoruz...
>> bu blogda bir seri paket yayınlanıyor, paketlerin bazıları bünyenin gündelik mevzularını teşhir ediyor. diğerlerinde ise bir seri iş yayınlanıyor. iki tip iş var, biri arkadaşlarımla birlikte yaptığımız görece büyük işler, öbürü küçük fikirlerimin etrafına ördüğüm daha bir minik işler (çünkü tek başına uzun uzun çalışmak o kadar keyifli değil)...
bünye belirli bir çalışma alanında, meslekte ya da disiplinde uzun süre kalmadan dolanan ruhlardan biri. profesyonelleşemiyor. onun yerine ufak tefek işleri vesile ederek yeni alanları ve araçları katediyor. dolayısıyla ortaya koyduğu ürünlerde uzun yıllar belirli bir işi yapanlara has pürüzsüzlük ve olmuşluk gözlenmiyor (gerçi listemin sonuna yaklaşmaya başladım, yavaştan daha derinlemesine bir hareket başlıyor sanıyorum). neyse, sonuçta şöyle düşündüm: ürün her ne ise, en azından küçük de olsa bir esprisi olsun, sonuç çok düzgün olmasa da olur... sonuç halen hoşuma gidiyor.
>> bu blog firefox'ta düzgün görünüyor explorer'da patlıyor ama pek de umrumda değil...
5 comments:
bakıyorum ikidir bir takım istanbul haritalamaları yapmaktasınız. ilgimi çekti. devamını da ilgiyle bekleriz.
ohoo bunlar 3-4 yıllık var.. bir "mec-köy romansı" projesinin parçası idi bunlar.. devamı var, gelecek..
katilin-içindeki mec-köy'ü öldüren- olay mahalline dönüşü gibi hissetmiştim..3-4 yıllıkmış..ama yine de hissi var..
mec-köy'ün bende anısı acısı kanı revanı vardır. ama bazı akşamüstleri de bir acayip olurdu doğrusu. (yine de mümkünse gitmeyin)
mümkün olduğunca gitmiyoruz, geçiş mekanı olarak kullanıyoruz, geçerken bile ölüp bitiyoruz, onca zaman yaşayabildiğiniz ve sağ çıktığınız için takdir ediyoruz...ama ürünlerinizden ilham alıyoruz, arşivden fotoğraflar çıkarıyor, üretiyoruz, iyi oluyor. her gittiğimizde "demek istanbul buymuş, biz istanbulda yaşadığımızı sanıyormuşuz diyoruz"...herkesin istanbul sekansı-sequence demek istedim, bir yandan algısal sekansı da denebilirdi- başka tabi...mec-köy de lazım bir yerde, oraları da görelim de diyoruz...ferahçana yazın deyince çenemiz düşüyor yazıyoruz...
Post a Comment