Pages

November 24, 2011

teraslar

bir ara ytong, çatılar ve sürdürülebilirlik konulu bir yarışma açmıştı. böyle yarışma olur da ben katılmam mı? sonuçta katılamadım. yeterli zamanı ayıramadım. ama aslında başlamıştım ve bir seri fikri derlemiştim, eskizlerde duruyorlar (yaşantımda da yerlerini aldılar. o zaman daha yeni evime taşınmamıştım. taşınmalıydım. o aşamadaydım.) geleneksel mimari anlatım araçlarının dışında kalarak işi üretmek ve sunmak istemiştim (otoketsiz proje). şubat 011. şimdilik bu kadar var. bakınız:
1
1
1
1
1
1
1
1
1

November 17, 2011

bir ağacın öyküsü ve mec-köy romansı x serileri

1
[geç gelen bir açıklama:] bu fotoğraf serileri [gelincik bahçesi, durak, perde, minotor, akşam şarkıları, samiyen, harr] "mec-köy romansı" adını verdiğim bir projenin artıkları. biriki paket daha kaldı.. zamanla onları da toparlarım sanıyorum.. aslında hepsi mecidiyeköy'de çekilmiş değil.. ama mecidiyeköy'deki hinterland'ım dahilindeler.. bir ders için bir cd düzenlemesi yapmıştım, 2006 olabilir?? interaktif bir flaş arayüzü [sağda] üzerinden bu plakalara erişiliyordu. bloga flaşı embed etmenin yolunu bulunca onu da ekleyeceğim. eğlenceli zira.. şimdilik bir snapşotu dursun. mecidiyeköy'le ilgili, dolaylı biçimde şu pakette de yazdım.
1
[ayrıca bir ara da şöyle bir açıklama yazmışım:]
istanbul'u seviyorum -a.k.a mecidiyeköy:

bu fotoğraf serileri istanbul adlı çilenin en özlü biçimde süzülmüş dışavurumu olan /istanbul'un kendini bir çile olarak dışavurmak üzere yarattığı mecidiyeköy'ü bir misyoner tavrıyla yayabilmek, onun mesajını kitlelere iletebilmek üzere oluşturuldu. mecidiyeköy sizi seviyor, siz de onu seviyor musunuz? mecidiyeköy aslında istanbul'dur, mecidiyeköy'ü çok seviyorum, başka bir yerde yaşamayı düşünemem. mecidiyeköy istanbul'un göbek deliğidir, g.t deliğidir, kulak deliğidir, .m deliğidir, pipi deliğidir, yemek borusudur, burun deliğidir.

November 12, 2011

charette

stüdyoya yurtdışından misafirler gelecek birlikte bir çalışma yapalım dendi. oturuldu konular yerler işler kararlaştırıldı. yarım günlük bir şaret, bir jüri, bir ödül töreni ardından bir kokteyl olsun dendi.. ben de föyünü yapmaya oturdum (kasım 011). konu "biriktirmek" olsun dedik. istiklal'in tam girişine, boğazına tasarlasınlar dedik.

ilk başta hemen sağdaki eskizleri yaptım. büyük bir çuval ya da kap var ve işte birikenler birinin üstüne yığılmış. sonra aklıma çöp evler geldi. ondan sonra bu kap bir kavanoz olsa, içinde turşular olsa falan derken ben bunu 3D render alayım hem de biraz cycles'la oynamak için vesile olur diye düşündüm.. cycles blender'in yeni render engine'i olacak. bütün camia umutla bekliyoruz. şu anda deneme sürümleri var ama stabil olmaktan o kadar uzak ki şu renderleri alana kadar 50 kere çöktü kapandı, şurası burası çalışmıyor falan ama yine de kurcalamış oldum, cycles eski internal'la kıyaslanırsa pek şahane. neyse işte, bir seri eskiz yaptım, ilk deneme blender internal'la hızlıca.. internal'la cam türünden nesnelerin güzel renderini almayı becermek ayrı bir sanat. haddime değil. ondan sonra cycles'lı denemeler geliyor.. neyse iyi kötü 500 sample'lık bir renderi almayı becerince önce gimp'e koştum.. işte biraz vinyetlemeler, overlayler, renk ayarları, doku denemeleri derken başka bir eskiz şekillendi.. tabi ortaya çıkan durumlara göre geri blender'a döndüm. ordan tekrar gimp, sonra inkscape, biriki kere de inkscape-gimp arası gidip gelmeler ve en sağdaki alternatiflere varılmıştır. bunların karmaşıklığını daha da sağdaki harita föyüyle kıyaslayınız. o da aslında gayet iyi tabi.. ama böyle daha öğretici ve eğlenceli oldu elbet.
1
1
1
1
1
1
1
1
1

November 7, 2011

00 numara

bir zamanlar böyle bir yarışmaya katılmıştım. japonya merkezli bir site bir hela tasarımı yarışması açmıştı. ben de böyle bişey yapmıştım o zaman. şubat 2004. otokette modelleyip print screen almıştım. hey gidi.

[edit: bu odaya baktıkça aklıma delft'teki tırmanış duvarı geliyor. o da aynı böyle ince uzun bir odaydı. zemini boydan boya böyle bir minderle kaplıydı. bir tarafı eğri büğrü bir duvardı, öbür tarafında cam bir parapet vardı. iki ucunda iki kapı bulunmaktaydı. dünyada yandaki mekana gerçekten benzeyen bir yer varsa orasıydı. bazen hiç tırmanmadan minderde yatıp döndüğüm olurdu. duvara bakmak. (ama aslında bir takım başka mekanlardan esinlenerekten...)]
11