Pages

March 23, 2012

[]

[] 1
25.03.012 [] bir torba toprak ve iki yeni saksı. biberiye ve domates tohumu. bisikletin arka lastiğinin şişirilmesi [düzeltiyorum: patlak lastiğin tamir edilmesi]. yeni komşuyla tanışmak. çamaşırları arka terasa sermek. ebeveynleri evde ağırlamak. terası yıkamak. bir miktar rakı. yüz milyon makale.
[] 1
[] 1
23.03.012 [] bir fırsat bulunca başımı iki elimin arasına alıp üzüldüm. sonra aslında neye üzüleceğimi şaşırdım. sevine-de-bilirdim. ilk üzüldüğüm konuda rahatladım. hayır buna rahatlama da denemez. ona üzülmeye devam ettim. asıl üzülünecek konu oydu. ama sonraki konu daha bir can yakıcıydı, o yüzden de bu ilk konu rahatlatıcıydı. sonra oturdum izledim. kendi hakkımda düşünme şansım da oldu. peki ben nası bi insanım? ben niye buralarda değil de oralarda dolanıyorum? haklı mıydım yani? bir yerlerde bir yanlış yapmaya devam edecek miydim?
25.03.012 [] dün psikolog bir arkadaş bir takım teknolojik cihazlara takıntılı otistik bir çocuktan bahsetti. çocuğun cansız bir nesneye yatırım yaptığından sözediyordu. yatırım yapmak... benim de aklıma bir iki gündür 'duygusal yatırım' gibi bir tabir düşmüştü.. kaynağını bulmuş oldum. insanın zamanı, gençliği, hevesi, enerjisi, inisiyatif cisimciği.. duygusal sermayesi.. hepsi belirli bir an için sınırlı miktarda gibi. bunların bir kısmı tükendikçe yeniden oluşuyor ama mesela zaman yenilenmiyor. bu bir duygu ekonomisi. bazısı portföyünü çeşitlendiriyor. bazısı sağlamcı. bazısı risk seviyor. bazısı agresif yatırımcı. bazısı uzun vadeye yatırım yapıyor. bazısı piyasanın dışında durmayı tercih ediyor. herkesin kendi tarzı var. güzel şeyler kazanmak için risk almak şart. ama gözü kapalı değil; telafi edilemeyecek şeyler kaybediliyor.
27.03.012 [?] .
31.03.012 [kimya] iş yapmak üzere evde oturacak kıvama geldim. hatta oturdum ucundan kemirmeye başladım. sonra bir tam gece uykusu uyudum. kalkıp 1 adet çeyrek altın aldım. kadıköy'de deniz sakindi. vapuru beklerken açık havada bir türk kahvesi içtim. vapurun yan tarafına oturdum. sonra pasta, börek, yemek ve kadayıf tüketilen ve belli anlarda herkesin birbirini öpüp ovaladığı bir ortamda bir süre vakit geçirdim (ve ailevi teknolojiler üzerine düşündüm). sonra köye döndüm. hayat tatlı tatlı akmaya devam ediyor. kadıköy'de deniz sakin.
01.04.012 [zamanı] ikinci gecedir deliksiz uyudum. son 3 gündür vakitlice eve gelip çalışmayı beklemeye başlıyorum. bir takım verileri bir takım biçimlerle ilişkilendirmem gerektiğinden uzun zamandır ilk defa python'a el attım. ilk anda çok yabancı geldi. zaten iş de çok yabancı geldi. ama bilgisayar başında uzuun uzun sebat edince tekrar alışmaya başladım. yaptığım da hiç zor bir iş değil. nihayet normal uyuyabilmenin şımarıklığıyla bu gece uzun oturur ve bir noktaya getiririm sanıyorum. yağmur da güzel yağdı. aslında bir kaç haftadır yeni saksı ve toprak alacaktım. henüz almadım. tohumları da ekmedim. hani zamanı geçiyor diyeler. ama benim de kendime göre bir takvimim var. benim için zamanı gelmedi. işin / üretmenin başına oturmak için kendini zorlaman gerekiyor. onun takvimi o kadar sana bağlı değil. ama diğer konularda içinden geldiği zaman. çünkü o tatil.
08.04.012 [birikinti] seyahatten dönüşümüzün pazar gününe denk gelmesi güzel. pazar ışığının böyle sevimsiz olması güzel değil. bu günü temizlik ve istirahatle geçiriyorum.

misal, mutfak evyesi tesisatının artık temizlenmesi gerekiyordu. ama bu gider ve ilgili tesisat o kadar uzun süredir temizlenmemişti ki bazı görece kuru noktalarda birikintilerin komposta dönüşmüş olduğunu müşahede ettim. genel olarak çirkin bir iş. ama birikiyor. herşey.
08.04.012 [kayıp] anlıyorum ki en katlanılmaz duygu kayıp duygusu; ve yani yenilgi, başarısızlık, incinmek, hayal kırıklığı falan öyle katlanılmaz duygular değil. kayıp kendine has bir his; önemli bir kurumun hayattan yitmesi. insanın içini ezen, dayanılmaz bir his. bazı durumlarda ortadan yitene kadar o kurumun değerini anlamayabilirsin. o orda dururken umursamaz kalabilirsin. kayıp öyle kuvvetli ve başaçıkılmaz bir duygu ki, insanı risksiz, kapalı bir duygu dünyası üretmeye sevk edebilir. insan dengesini garantiye almak için hiç sahiplenmemek yoluna gidebilir: bağ kurmamak, büyütmemek, ciddiye almamak. insan kayıp tehlikesini öfke ve haklılık ile de telafi edebilir.

kaybedilebilecek şeyler ise çeşit çeşit ve en önemlisi kişiler arası kurumlar. bu kurumlar da muhtelif: güven, saygı, sevgi, bağlanma, muhabbet ve tüm diğer yaşantıların çeşitli oranlarda karıştırıldığı kokteyller.
11.04.012 [d.x] ben de herkes gibi kendi doğası uyarınca, kendi karakteri gereği davranan bir ruhum gibi. hani kasıyor da böyle oluyor değilim ki ben de kendi ruhum nası sevkederse onu yaşıyorum. elimden gelenin en iyisini en güzelini en faydalısını yapıyorum. tüm ruhsal hastalıkları ve kişilik bozukluklarını uzun uzun inceledikten sora o ihtimalleri bir yana koydum. normalim yani ben. o zaman, dünyada benim gibi bir karakter tipi de evrimleştiyse bunun da bir anlamı, bir yarayışı olmalı belki, bir çalışır yanı olmalı. bir yerde işe yaramalı yani. ve dünya bir şekilde akmaya devam ediyor. ben de izlemeye devam ediyorum. bir şekilde bu ruhun çalıştığı ortamı bulmam lazım. dolaşıp bunun çalıştığı, işe yaradığı şey neyse bulsam iyi olur. ama artık bir takım şeyler. bir takım şeyler. bir takım şeyler. biraz artık. ne yalan söyleyeyim. ben iyi değilim.
12.04.012 [] ama iyi şeyler ortaya koymak, bir deneyim ya da bir ürün, o, insana iyi geliyor. yatırımını üretime yapmak mı bu? ama kazandırıyor doğruya doğru.. ayrıca, zihnimi çalıştırmaya ihtiyacım var. ve aslında ben ruhumun iyi çalıştığı durum ve ortamları biliyorum. daha fazla sürüklenmeyeceğim. kendi ellerime alacağım, ruhumu.
14.04.012 [!] hayat ne kadar [ünlem][ünlem] şaşırtıcı.
18.04.012 [pastoral] tüm yurdu kateden fırtına kadıköy'den geçtiğinde dışarıdaydım. deniz kararmıştı. döndüğümde terası dağılmış buldum. geçende bir sabah da arka terasa bir kedi geldi. sanıyorum saksılardaki toprakları karıştıran da o. bir süre kuşlara pusu kuruşunu izledim. ev gittikçe daha bir toprak kotuna yaklaşıyor sanki. çamaşırları dışarı asmak da bu hissi güçlendiriyor. benim bir akademik metin yazmak üzere konsantrasyon uçucusunu çağırmakta olduğum belli.
20.04.012 [ikindi uykusu] öğleden sonra yatılan ve bi türlü kalkılamayan uykunun bahar mevsimiyle sıkı bir bağlantısı var. belirli gıdalar ve günün belirli saatleri birbirine eklenince sonuç tatlı ve loş bir uyku. ve yorgunlukların çeşitleri var. misal baharın keyifli bir yorgunluğu var ve insanın üstüne hamur gibi yayılıyor. bazı yorgunluk ise çok uzun zamandır birikmiş ve çok ağırlaşmış gibi geliyor. ama insanın üstünden birden kalkabiliyor. yerinde bir tür huzur bırakarak...
23.04.012 [evet makale yazamadım] ama bi devre halısaha maçı oynadım. güzel havada bayram keyfini tecrübe eden halkımızın arasında yürüdüm ve vapur seferleri yaptım. sonra bisikletimin arka tekerini yerine taktım. üstündeki 4 aylık tozu şöyle bir silip hipermarkete gittim [zaman ne kadar habersiz akıyor!?] bir miktar toprak ve saksı alıp döndüm. toprağı saksılara dağıttım. ağacımı yeni saksısına yerleştirdim. tohumları çıkardım. bazı tohumları toprağa gömdüm. bazı tohumları ıslattım. mümkün mertebe kendi ürettiğim tohumları kullandım. sonra gece karanlığında hepsini suladım. bir ara kompost olmak üzere biriktirdiğim organik maddelerin durumu hakkında düşündüm. onu da yeterince ertelemişim. sonra yemek yaptım. şerbet bardağını bir parça meşgul ettim.
23.04.012 [] ---
24.04.012 [] bugün 60 saniye kadar metnin başına oturarak önemli bir başarı elde ettim. birazdan derecemi 180 saniyeye kadar çıkarmayı umuyorum. bu esnada organik materyalle ilgili oldukça kirli işler yürüttüm. komposttaki fazla suyu süzmek gerekiyordu. sanıyorum bostan sistemimi bir üst seviyeye çıkarmam gerekiyormuş. şu hali fazla primitif ve etkisiz... geç kalmış sayılmam. birkaç derin saksı ve süzgeçli bir organik biriktirme yaklaşımı bu yaz için yeterli olur sanıyorum. ve birkaç farklı bitki ekip onları da gözlemek ilginç olabilir. gerçekten de metropolsever bir ruh taşımıyorum. büyük kent yoğun sosyal faaliyet severler için bir ihtiyaç olmalı. ama normal [?] sosyalleşenler için büyük kentin yorgunluğu ve keyfi birbirini anca dengeliyor, fazladan bir getirisi yok. ve arkadaşlarla da en çok bir evde toplandığımızda keyif alıyoruz gibi geliyor. yaz hali geri döndüğü için ve evde daha çok vakit geçirebildiğim için de mutlu ve huzurluyum doğrusu.
09.05.012 [şenlikler:] gidilmesinin geliştirici olduğuna inanılan etkinlikler (neden insanların yazdıklarını ve ürettiklerini değil de yüzlerini ve söylediklerini tecrübe etmeleri gerekmektedir? çünkü insanlar ve yaşantıları ilginçtir, zihinleri ve üretimleri değil, zihinsel faaliyet yüz ifadeleri ve et için takip edilmektedir), sonra eğlenceli olduğu varsayılan müzikler (çünkü bedeni hareketli kılmak ve gündelik gerçeklikten uzaklaşmak gerekmektedir), sonra eğlenceli olduğu varsayılan konular (şüphesiz herkes konuların değil insanların konuşuyor olmasının eğlenceli olduğunu bilmektedir) ben hariç herkes bunları hep bilegelmiştir. ben de öğrendim gibi. ama sindiremedim. biraz yorgun ve bıkkın olunduğunda bünyenin bir alt kademedeki daha doğal bir haline tabir caizse "fallback" edilmektedir. fena halde sıkılınabilmektedir.
11.05.012 [ka.ka.değil] bir takım konularda ve bir takım referanslar üzerinden yazmak ve not almak istiyordum bir süredir. bir takım yeni okumalar var, onlarla ilgili notlar birikmekte ve bazı eski konulara dönmek istiyorum ve sonra yazdığım(ız) bir takım metinler var, orlarda ortaya atılan ve daha öte tartışılması gereken fikirler oluyor ve metnin ortamı ve gerekleri yüzünden kısaca geçilmiş noktaların başka üsluplarla yeniden işlenmesi de lüzumlu olabiliyor... ve bir takım referansları ve okumaları zaman zaman kısa notlar ekleyerek duyurasım geliyor.. bunları araştırma günlüğünde yapayım diyordum ama bir türlü yaraştıramıyordum. buraya da uymuyor. o yüzden kafam karışık değil'e yeniden el attım. bi parça düzenledim ama daha elden geçmesi gerekiyor.. eskiden alınmış notların yeniden paketlenmesi gerek... yeni paketlerin bir bir açılması gerek.. yavaş yavaş yapacağım sanıyorum... şu anda aklımdaki temalar şunlar: ütopik anlatılar ve ütopyacılık zanaatı, kurgucu bakış ve öykücü, bireysel özdeşlik ve nihilizm, zihin ve felsefesi, yapay zeka ve tasarımda yapay ajanlar, tasarımın pratiğine ve ürününe yönelik alternatif arayışlar, yatay örgütlenme ve karar alma tavırları ve katılım...
05.06.012 : pek çok işin yapılagelmekte olduğu şu günlerde yorgunluk, keyif ve umutsuzluk arasında hafif hafif dalgalanmaktayız. dalga boyu mutedil olup yapılması gerekenlere girişme gücü yeterli seviyededir. pek de bir şeye yaramayacaktıysa da, bir ara tatil yapılması gerekmektedir. bunu bildiriyoruz.

No comments: